İran İslam Cumhuriyeti’ni Yakalım! Akaryakıt Fiyatı Litresi 3000 Tuman!

به اشتراک گذاشتن
زمان مطالعه: ۱۰ دقیقه

İran İslam Cumhuriyeti’ni Yakalım! Akaryakıt Fiyatı Litresi 3000 Tuman!

İran Komünist Partisi (Marksist-Leninist-Maoist), İran’da akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar sonrasında başlayan ayaklanmalardan hemen önce bir açıklama yayınladı. Aşağıda bu açıklamanın Türkçe çevirisini aktarıyoruz.

İran İslam Cumhuriyeti hükümeti 15 Kasım Cuma günü akaryakıta yüzde 300 zam yaptığını açıkladı. İran’daki gaz fiyatlarındaki yüzde 300’lük artış sadece bir kelime oyunu ve rakam meselesi değil, aynı zamanda genel olarak toplumun alt kesimlerinde ve orta sınıfın alt tabakalarındaki ezilen halkın geçim kaynaklarına ciddi bir saldırıdır. İran’daki yüz binlerce hane doğrudan şehir içi ulaşımda benzinle çalışan araçları kullanıyor. Yakıt fiyatındaki artışlar diğer emtialar ve enflasyon açısından daha yüksek fiyatlara neden olacaktır. İran toplumunda sınıfsal uçurumlar daha da artacak ve yeni bir yoksulluk, işsizlik ve göç dalgası gelecektir. Pek çok perakendeci iflas edecektir, kırsal bölgelerin daha çok boşaltılması ve şehirlerin eteklerine daha fazla kırsal göç yaşanması muhtemeldir.

Elbette ki, İmam Kashani gibi bazı ulemalar, akaryakıt fiyatlarındaki artışın pahalılığa neden olmayacağını söylüyor. İslam Cumhuriyeti’nin dini lideri Ali Khamenei, İran’daki benzin tüketiminden şikayetçi olmuş ve bu doğrultuda “tasarruf” çağrısında bulunmuştu. Dini liderin fetvaları, halkın daha yoğun bir şekilde ezilmesi için genişletilen İslam Cumhuriyeti ordusu ve polis güçlerinin artan maliyetinden, bölgesel gerici savaşlardan, Suriye’deki halkların ve Irak gençliğinin katledilmesinden bahsetmiyor. Akaryakıtlara yönelik yeni zamlarının açıklamasının ilk dakikalarında, Nippo’nun binlerce baskıcı zırhlı birimi ve kolluk kuvvetleri olası isyanları önlemek için benzin istasyonlarına gittiler.

Hassan Rouhani hükümeti, akaryakıttaki zammın üç gücün aralarında anlaşması sonucunda yapıldığını açıkladı. Yani İslam Cumhuriyeti’nin kapitalist diktatörlüğü (burjuvazi) bütün olarak bu kararın arkasında duruyor. Bu durum birkaç yönden analiz edilmeli. Öncelikle, İran hükümetinin akaryakıt fiyatlarını artırma hamlesi, devlet sübvansiyonlarını azaltma, ve ekmek, yakıt, su ve elektrik gibi temel malların maliyetini topluma ve insanlara dayatma doğrultusunda neo-liberal bir projenin parçasıdır. Hashemi Rafsanjani hükümetinde ve Khatami hükümetinde devam etti, Ahmedinejad döneminde sübvansiyonların ortadan kaldırılmasıyla geri tepti. Bu politika ve sosyo-ekonomik programın temel sorunu,  bunun İran hükümetlerinin ve başkanlarının yozlaşmasının, verimsizliğinin veya “hırsızlığının” ürünü olması değildir. Dünya kapitalist sistemi bu politikayı son kırk yılda ekonomik ve finansal krizler, komünist devrimler ve sol hareketler gibi risklerin azaltılması amacıyla çeşitli nedenlerle sürdürmektedir. IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü, şu ana kadar Üçüncü Dünyaya ve emperyalist dünya kapitalist kurumlarının politikalarından ötürü Mısır, Hindistan, Meksika, Gana, Romanya ve Şili’de yaşayan milyarlarca insana çifte sefalet getirdi.

Ancak İran rejiminin son kararının başka nedenleri de var. ABD’nin İslam Cumhuriyeti hükümeti üzerindeki yaptırımlarının baskısı, özellikle de petrol satışları ve uluslararası işlemler üzerindeki kısıtlamalar, gelecek yılın hükümet bütçesinde büyük bir açık yaratacak. Bu açığı gidermek için, İran hükümeti yeni gelir kaynakları arıyor ve çözüm olarak insanların seyahat/ulaşımına saldırıyor, insanların geçim koşullarına zamlarla baskı yapıyor. Bu arada, İslam Cumhuriyeti’nin askeri, nükleer, füze ve savaş projelerine trilyonlarca dolar, cehaleti ve dini batıl inançları teşvik etmek için milyarlarca dolar, ve kötü niyetli ajitatörler ve hırsızların yağmaları için trilyonlarca dolar harcanmaya devam ediliyor.

Yeni petrol oranının açıklanmasından önce, tüm hükümet medyası, İslam Cumhuriyeti savunucuları ve hükümetin bir dizi resmi ve gayri resmi sözcüsü, İran hükümetinin son kararını haklı çıkarmak için organize bir propaganda kampanyası başlattı. “İran’daki yakıt ve enerji fiyatları, dünyadaki ve bölgedeki birçok ülkeden daha ucuz” veya “çevresel zararları önlemek ve kirliliği azaltmak için benzin fiyatları artırılmalı” gibi gerekçeler üretiyorlar. Bu rejim yanlılarının ve destekçilerinin meşrulaştırma çabalarına cevaben, öncelikle İran kapitalist hükümetinin insanların ekonomik yaşamlarına saldırısının sadece yakıtla ilgili olmadığını ve daha önce yüzde 50’lik enflasyon ile ekmek, gıda, sağlık ve eğitimdeki artışla ilgisi bulunduğunu belirtmek gerekir. İkincisi, İran halkının çoğunluğunun gelir düzeyi bölgedeki diğer ülkelere göre daha düşük seviyede ve bundan “benzin ve maden suyu fiyatlarının henüz değiştiği” sonucuna varılamaz! Kuşkusuz, kurak bölgelerin banliyölerinde veya köylerinde yaşayan birçok insan yalnızca maden suyuna değil, aynı zamanda güvenli içme suyuna ve sıhhi tesisat, hijyen, eğitim ve günlük beslenme için yeterli kaloriye de sahip değil. Üçüncüsü, hükümetin bu amansız destekçilerinin çevresel krizle ilgili taşıdıkları kaygı, hükümet halkın hayatına ve geçimine acımasız şekilde müdahale ederken, yalandan ve prestijden başka bir şey değildir. Bu sınırsız ormansızlaştırma süreci, çeşitli alanlarda kulelerin inşa edilmesi, IRGC’nin yıkıcı zararları, Astan Quds Razavi ve Mostazafan Foundation büyük mafyatik finans kuruluşlarının etkileri ve kendi rejimlerinin silahlı kuvvetlerin tatbikatları bizzat bu süreçte yer almaktadır.

Çevresel yıkım ve dünyadaki acil durumlara karşı, benzin de dahil olmak üzere fosil yakıtların sınırlandırılması, bunların artış eğilimini azaltmak için önemli stratejilerden biri olduğu doğrudur. Ancak böyle bir politika, İran da dahil olmak üzere dünya çapında kapitalist sistem ve kapitalist üretim tarzı çerçevesinde gerçekleştirilemez. Bunların hepsi, kar elde etmek ve özel mülkiyet yolunda her şeyi göze alan kapitalist bir ekonominin ekosistemi mahvetmesiyle ilgilidir. Fosil yakıtların insanların geçim kaynaklarına ciddi zarar vermeyecek şekilde ortadan kaldırılması ve azaltılması ve bu çelişkinin nüfusun çoğunluğu için uygun ve olumlu bir şekilde çözülmesi İran’daki mevcut kapitalist sistem çerçevesinde mümkün değildir. Toplu taşımacılığın sağlanması, gerekli altyapının oluşturulması ve yeni bir kent sistemi, amacı yalnızca toplumdaki bir azınlığa fayda sağlamak olmayan, tüm insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve her tür ayrımcılık, sömürü ve baskı biçimlerini hem toplumda hem de dünyada ortadan kaldıracak planlı bir sosyalist ekonominin kurulmasını gerektirir.

Böylesi bir ekonominin itici gücü, bu rejimin yıkıntıları üzerine yeni bir sosyalist İran cumhuriyeti kurulması doğrultusunda; komünist devrim ve İslam Cumhuriyeti’nin yıkılması doğrultusunda bir hareket başlatmaktır. Böyle bir hareketi ve böyle bir devrimi başlatmak, kapitalist ekonominin ölümcül sonuçlarından kurtulmak, yoksulluk ve kirliliğin yarattığı acılara son vermek, dünyada bütün insanlığın hak ettiği sağlıklı bir toplumda yaşamak için gereklidir. Özetle, komünist devrim ve yeni sosyalist cumhuriyetin kurulması dışında gelecek nesillerin geleceğini kurtarmanın başka bir yolu yok!

Partimiz, İran’ın yeni sosyalist cumhuriyetinin anayasa taslağında böylesi bir ekonominin doğası ve halkın ihtiyaçları ile ilişkisi üzerine şunları yazmıştır:

“Sosyalist bir ekonominin yol gösterici ilkesi, değer yasası (emek ve emek sömürüsünün üretimi ve değişimi) ve kâr değil, doğrudan toplumsal üretimdir. Doğrudan toplumsal üretim, üretimin, kârlılık ve kapitalist üretkenlik kriterlerine uyma temelinde değil, toplumsal ihtiyaçların (halkın refahını, sosyal uçurumları daraltma ihtiyacını ve aynı zamanda dünya devrimini ilerletme gereksinimlerini karşılanması) doğrultusunda olacağı anlamına gelir. Bu cumhuriyetteki ekonomik gelişim, çeşitli özel çıkarlar ile rekabet etmemeye dayanır; sosyalist ekonomi, kapitalist ekonominin yıkıcı kaosunu aşabilme ve insanların bilinçli iradesi ile ekonomik kalkınmayı yönetmesini sağlama yeteneğine sahiptir.”

Peki ama, şu an hükümetin akaryakıt fiyatlarını yükseltme politikası ne olacak? İslam Cumhuriyeti halkın muhtemel bir isyanından öylesine korkuyor ki, duyurusunu beklenmedik bir şekilde Cuma gece yarısı bir anda yaptı. Şu ana kadar Isfahan, Ahvaz, Shiraz, Bushehr, Tehran, Bandar Abbas ve Yasuj da dahil olmak üzere çeşitli şehirlerde protestolar ve benzin istasyonlarının yakılması durumu gündeme geldi. Bu mücadele ve öfkenin büyümesi gerek. İnsanların geçimine saldıran İslam Cumhuriyetine karşı sessiz kalmamalıyız. Kapitalizmin asalak ekonomisinin kendi yararına İran’ı hınçla yağmalamasına izin vermemeliyiz. Ordu komutanları, bürokratlar, mollalar, dini mafya ve dini medreselerden oluşan geniş bir kamusal ve özel kapitalistler ağında örgütlenmiş bu kesimlerin, halkın, özellikle de işçilerin ve emekçilerin hayatlarına ve geçimine yönelik acımasız saldırılarına izin vermemeliyiz. Böylesi bir saldırıya karşı verilecek yanıt, belirgin amacı akaryakıt zamlarından dolayı hükümetin üzerinde baskı oluşturmak, İslam Cumhuriyetinin bütün liderlerinin, bütün komutanlarının, bankalarının, hükümet ve finansal kuruluşların, bu kuruluşlara bağlı olan bütün kamusal ve özel üretimin çürümüşlüğünü ve gerçekleştirdiği yağmayı ifşa etmek olan ülke çapında bir hareketi yaymaktır. Mücadele ülke çapında bir hareket olarak yürütülmelidir, partimiz “۷ Durdur” şeklinde bir formülasyonu içeren döküman yayınlamıştır. Halkın sefaleti ve ekonomik yoksulluğu üzerine bu döküman şunu belirtir:

“İş ve barınma, yaşam hakkı anlamına gelir. İslam Cumhuriyeti’nin yaşam hakkını gasp etmesi hoş görülemez. Vakıflar, kredi kuruluşları, bankalar, sayısız molla, ordu, kamu ve özel kuruluşların elinde biriktirilen tüm servet halka aittir ve onların emeklerinin meyvesidir. Madalyonunun diğer tarafında devletin çeşitli hizip ve şahıslarının zimmetine para geçirmesi ve soygunu bulunur… ki bu durum pek çok insanın yoksulluk ve açlık yaşaması, çalışan çocukların eğitimden mahrum bırakılması, iflaslar ve sefalet anlamına gelir. Yoksulluk, açlık, işsizlik ve yoksul halkın yerinden edilmeleri durdurulmalıdır.”

İslam Cumhuriyeti Yıkılsın!

Yaşasın Komünist Devrim!

İran’da Yeni Sosyalist Bir Cumhuriyete Doğru!

İran Komünist Partisi (Marksist-Leninist-Maoist)

با بنزین سه هزار تومانی جمهوری اسلامی را به آتش بکشیم!

اطلاعیه حزب کمونیست ایران (مارکسیست لنینیست مائوئیست)

بر اساس اعلام دولت جمهوری اسلامی از روز جمعه ۲۴ آبان ۱۳۹۸ نرخ هر لیتر بنزین سهمیه بندی هزار و پانصد تومان و هر لیتر بنزین آزاد سه هزار تومان مقرر شده است. افزایش سیصد درصدی بهای بنزین در ایران فقط بازی کلمات و اعداد نیست بلکه یک یورش جدی به وضعیت معیشت مردم است که فشار ناشی از آن عموما بر فرودستان جامعه و لایه های پایینی قشرهای میانی اعمال می شود. در ایران صدها هزار خانوار هزینه زندگی شان را به طور مستقیم از طریق حمل و نقل شهری و خودروی های بنزین سوز تأمین می کردند و معلوم نیست با این صعود قیمت سوخت چطور از پس مخارجشان بر خواهند آمد. سوخت جزء کالاهای اساسی است که افزایش بهای آن به بالا رفتن قیمت سایر کالاها و تورم خواهد انجامید. فاصله طبقاتی در جامعه ایران افزایش پیدا خواهد کرد و موج جدیدی از فقر، بیکاری و آوارگی در راه است. بسیاری از خرده فروشها ورشکسته خواهند شد، انتقال ارزاق از روستا به شهر و بالعکس دشوار و مختل میشود و احتمال تخلیه روستاها و مهاجرت بیشتر روستاییان به حاشیه شهرها وجود دارد.

البته بعضی خطیبان نماز جمعه همچون امامی کاشانی اعلام کردند که افزایش قیمت بنزین نباید به گرانی منجر شود! علی خامنه ای رهبر جمهوری اسلامی پیشتر از بالا بودن مصرف بنزین در ایران شکایت کرده بود و خواهان «امساک» (صرفه جویی) در این مورد شد. البته فتوای امساک ولی فقیه ایران شامل هزینه های افزایش توان تسلیحاتی نیروهای نظامی و انتظامی جمهوری اسلامی جهت سرکوب هر چه شدیدتر مردم، شرکت در جنگهای نیابتی و ارتجاعی منطقه ای و کشتار مردم سوریه و جوانان عراق نخواهد شد. در همان دقایق ابتدایی اعلام نرخ جدید بنزین، هزاران نفربر زرهی قوای سرکوبگر نوپو و یگان ویژۀ نیروی انتظامی را برای جلوگیری از شوروش احتمالی مردم به ورودی پمپ بنزینها منتقل کردند.

دولت حسن روحانی اعلام کرد که این افزایش بهای بنزین بر اساس توافق سران سه قوه بوده است. یعنی تمامیت دولت دیکتاتوری سرمایه داری (بورژوازی) جمهوری اسلامی پشت این تصمیم است. تصمیمی که از چند زاویه قابل تحلیل است. نخست اینکه اقدام اخیر دولت ایران در افزایش بهای بنزین بخشی از پروژۀ نئولیبرالی کاهش سوبسیدهای دولتی و تحمیل کردن هزینۀ کالاهای اساسی مثل نان، سوخت، آب و برق به جامعه و مردم است. روندی که پس از پایان جنگ در دولت هاشمی رفسنجانی آغاز شد، در دولت خاتمی ادامه پیدا کرد، در زمان احمدی نژاد با حذف سوبسیدها جهش کرد و در دولت روحانی به تکمیل ابعاد جنایتکارانه اش نزدیکتر می شود. چنین نیست که مشکل اساسی این سیاست و برنامۀ اقتصادی-اجتماعی، فقط محصول ناکارآمدی یا «دزد» و فاسد بودن دولتهای ایران و رؤسای جمهورشان باشد. نظام جهانی سرمایه داری طی چهار دهه اخیر به علل مختلفی مثل بحران اقتصادی و مالی، کاهش خطر انقلابهای کمونیستی و جنبشهای چپ و غیره در مناطق مختلف جهان این سیاست را پیش برده است. سیاستی که از مهمترین پیشنهادات نهادهای جهانی سرمایه داری امپریالیستی همچون صندوق بین المللی پول، بانک جهانی و سازمان تجارت جهانی به کشورهای تحت سلطه (جهان سوم) است و تاکنون زندگی چند میلیارد نفر از مردم ما از مصر و هند و مکزیک تا غنا و رومانی و شیلی را به ورطۀ فلاکت و سختی مضاعف کشانده است.

اما تصمیم اخیر رژیم ایران دلایل دیگری هم دارد. فشار ناشی از تحریمهای آمریکا بر دولت جمهوری اسلامی به ویژه محدودیتهای فروش نفت و معاملات بین المللی، کسری هنگفتی در بودجۀ سال آینده دولت ایجاد خواهد کرد. دولت ایران برای تأمین این کسری به دنبال منابع جدید افزایش درآمدهایش است و چه چیز دم دست تر از حمله به سفرۀ مردم و تحمیل مضاعف هزینه و فشار بر معیشت مردم؟ این در حالی است که هزاران میلیارد پول پروژه های نظامی، هسته ای، موشکی و جنگ افروزانه جمهوری اسلامی، هزاران میلیارد بودجۀ نهادهای ترویج و تبلیغ جهل و خرافۀ دینی و هزاران میلیارد پولهای غارت شده توسط آقازاده های فاسد و دزد کماکان ادامه خواهند یافت!

همزمان و پیشتر از اعلام نرخ جدید بنزین، تمامی رسانه های حکومتی، شماری از سخنگویان و مدافعین رسمی و غیر رسمی جمهوری اسلامی در فضای مجازی یک پروپاگاندا و کارزار سازمان یافته و یک صدا در جهت توجیه تصمیم اخیر دولت ایران را به راه انداختند. توجیهاتی از این دست که «هنوز هم قیمت سوخت و انرژی در ایران از بسیاری از کشورهای جهان و منطقه ارزان تر است» یا «برای جلوگیری از نابودی محیط زیست و کاهش آلودگی باید قیمت بنزین را افزایش داد». در پاسخ به پروپاگاندای این مبلغین و حامیان جیره خوار یا بی جیره و مواجب رژیم باید گفت اولا یورش دولتِ سرمایه داری ایران به زندگی اقتصادی مردم فقط محدود به سوخت نیست و پیشتر با افزایش بهای نان و تورم پنجاه درصدی در مواد غذایی، بهداشت و آموزش شروع شد. دوما سطح درآمد اکثریت مردم ایران حتی از بسیاری از کشورهای منطقه پایین تر است و نمی توان نتیجه گرفت که «بهای بنزین و آب معدنی تازه همسان شده اند»! بماند که بسیاری از مردم حاشیه ها یا روستاهای مناطق خشک نه تنها به آب معدنی که به آب شرب سالم و لوله کشی شده، بهداشت، خدمات آموزشی و حتی مقدار کالری کافی در تغذیۀ روزانه هم دسترسی ندارند. ثالثا نگرانی برای بحران محیط زیست از سوی این قماش طرفداران حکومت چیزی جز جعل وجهه و اعتبار برای تهاجم تبهکارانۀ حکومت به سفره و زندگی مردم نیست. آنهم در شرایطی که اساسا نسبت به جنگل خواری ها، برج سازی و ویلاسازی های بی حد و مرز در مناطق مختلف، سد سازی های ویرانگر سپاه، دولت، بیت خامنه ای و نهادهای مالی-تولیدی بزرگ مافیایی مانند آستان قدس رضوی، بنیاد مستضعفان و آزمایشهای تسلیحاتی نیروهای مسلح رژیم متبوع شان سکوت پیشه کرده اند.

این درست است که محدود کردن سوختهای فسیلی از جمله بنزین یکی از راهکارهای مهم جهت کاهش روند فزایندۀ نابودی محیط زیست و وضعیت اضطراری این بحران در سراسر جهان است. اما تحقق چنین سیاستی در چهارچوب نظام سرمایه داری و شیوۀ تولید سرمایه داری در سطح جهان و از جمله در ایران امکان پذیر نیست. همۀ این اقدامات در گروی نابود کردن مالکیت خصوصی بر ابزار تولید و اقتصاد سرمایه داری است که با هدف تولید سود، بر سر راه خود همه چیز از جمله زیست بوم بشر را قربانی می کند. حذف و کاهش سوختهای فسیلی به نحوی که به معیشت مردم آسیب جدی وارد نکرده و این تضاد را به شکل صحیح و مطلوبِ اکثریت مردم جامعه حل کند هم در چهارچوب نظام سرمایه داری در ایران ممکن نیست. تأمین وسایل حمل و نقل عمومی، ایجاد زیرساختهای لازم و نظام جدید شهرسازی در گروی استقرار یک اقتصاد برنامه ریزی شدۀ سوسیالیستی است که هدفش نه تحقق سود برای اقلیتی از جامعه بلکه رفع نیازهای همه مردم و ریشه کن سازی تمامی اشکال تبعیض، بهره کشی و ستم در جامعه و جهان است.

استقرار چنین اقتصادی در گِروی به راه انداختن جنبشی برای انقلاب کمونیستی و سرنگونی انقلابی جمهوری اسلامی است تا بر ویرانه های این رژیم، جمهوری سوسیالیستی نوین ایران را مستقر کنیم. برای به راه انداختن چنین جنبشی و چنین انقلابی، برای رها شدن از تصمیمها و پیامدهای مرگبار اقتصاد سرمایه داری، برای پایان دادن به رنج و هراس و خفگیِ ناشی از فقر و آلودگی هوا، برای زندگی کردن در جامعۀ سالمی که شایستۀ همه مردم کره زمین است، برای نجات آیندۀ نسلهای آتی بشر، راهی جز انقلاب کمونیستی و استقرار جمهوری سوسیالیستی نوین وجود ندارد.

حزب ما در پیشنویس پیشنهادی قانون اساسی جمهوری سوسیالیستی نوین ایران درباره ماهیت چنین اقتصادی و نسبت آن با رفع نیازهای مردم نوشته است:

«اصل جهت دهندۀ اقتصاد سوسیالیستی، تولید اجتماعی مستقیم است و نه قانون ارزش (تولید و مبادلۀ کالایی و استثمار کارمزدی) و سود. تولید اجتماعی مستقیم یعنی تولید بر مبنای تخمین و ارزیابی مستقیم نیازهای اجتماعی (تأمین نیازهای رفاه مردم، ضرورت محدود کردن شکاف های اجتماعی و همچنین تأمین نیازهای پیشبرد انقلاب جهانی) انجام خواهد شد و نه بر مبنای سودآوری و تبعیت از معیارهای بهره وری سرمایه داری. توسعۀ اقتصادی در این جمهوری، با رقابت منافع خصوصی گوناگون نیز رقم نمی خورد و اقتصاد سوسیالیستی قادر است هرج و مرج ویرانگر اقتصاد سرمایه داری را پشت سر بگذارد و امکان حاکم شدن ارادۀ آگاه انسان ها بر توسعۀ اقتصادی را فراهم کند». [۱]

اما در حال حاضر نسبت به سیاست دولت مبنی بر افزایش قیمت بنزین چه باید کرد؟ جمهوری اسلامی چنان از خشم و شورش احتمالی مردم هراس داشت که بدون اعلام قبلی و ناگهان در آخرین دقایق شامگاه پیش از آخر هفته این خبر را اعلام کرد. تا این لحظه در چندین شهر از جمله اصفهان، اهواز، شیراز، بوشهر، تهران، بندر عباس و یاسوج مواردی از اعتراض و به آتش کشیدن پمپ بنزینها گزارش شده است. مبارزه و خشمی که هرچه بیشتر بر دامنۀ آن باید افزود. در مقابل ایلغار جمهوری اسلامی به زندگی و سفره مردم نباید سکوت کرد. نباید گذاشت اقتصاد انگلی سرمایه داری و خصلت رانتخوار و چپاولگر آن در ایران که به شکل شبکۀ وسیعی از سرمایه داران دولتی و خصوصی، فرماندهان سپاه و بسیج و ارتش، بیت مراجع و آیت الله ها، موسسات مافیایی مذهبی و حوزه های علمیه سازمان پیدا کرده اند، هر از چند این چنین وقیحانه به زندگی و معیشت مردم به ویژه فرودستان، کارگران و زحمتکشان یورش بیاورند. پاسخ به چنین تهاجمی در حال حاضر، یک جنبش وسیع سراسری است که آماج مشخص آن فشار آوردن بر دولت جهت متوقف کردن اجرای سیاست افزایش بهای بنزین و افشاگری علیه فساد و چپاول تمامی سران جمهوری اسلامی، فرماندهان سپاه، بانکها و نهادهای دولتی و موسسات مالی و تولیدی دولتی و خصوصی وابسته به حکومت است. این مبارزه در بستر یک جنبش سراسری باید پیش برود که حزب ما آن را در سندی با عنوان «هفت توقف» صورت بندی کرده است. در این سند درباره مساله فقر و فلاکت اقتصادی مردم آمده است:

«کار و مسکن یعنی حق حیات. تهاجم جمهوری اسلامی به حق حیات را نباید تحمل کرد. تمام ثروت‌های انباشت شده در دست بنیادها، مؤسسات اعتباری و بانک‌ها، شرکت‌های متعدد آخوندی و سپاهی و دولتی و خصوصی از آنِ مردم و نتیجه کار و زحمت آن‌ها است. روی دیگر سکۀ اختلاس‌ها و دزدی‌های جناح‌ها و شخصیت‌های مختلف حکومت، فقر و گرسنگی بخشهای زیادی از مردم، محرومیت کودکان کار از تحصیل و ورشکستگی و فلاکت است. فقر، گرسنگی، بی‌کاری و آوارگی مردم تهیدست باید متوقف شود»[۲].

مرگ بر جمهوری اسلامی!

زنده باد انقلاب کمونیستی!

پیش به سوی جمهوری سوسیالیستی نوین ایران!

حزب کمونیست ایران (مارکسیست لنینیست مائوئیست) ۲۴ آبان ۱۳۹۸