۸ MART, DEVRİME -DAHA AZINA DEĞİL!-KÜRESEL HAZIRLIK GÜNÜ

به اشتراک گذاشتن
زمان مطالعه: ۵ دقیقه

 Yeni Komünizm

İran Komünist Partisi, Marksist-Leninist-Maoist’ten Dünya Kadınlar Günü İçin Açıklama:

۸ MART, DEVRİME-DAHA AZINA DEĞİL!-KÜRESEL HAZIRLIK GÜNÜ

Editörün Notu: Aşağıda İran Komünist Partisi, Marksist-Leninist-Maoist’in .[İKP (MLM)] Dünya Kadınlar Günü için yaptığı açıklama yer almaktadır. Farsça olarak cpimlm.org’un çevrimiçi dergisi Atash/Fire, No. 148, Mart 2024’te yayınlanmıştır. Bu çeviri revcom.us gönüllüleri tarafından yapılmıştır ve parantez içindeki kelimeler/cümleler çevirmenler tarafından anlaşılır olması için eklenmiştir.


Humeyni’nin zorunlu başörtüsü kararnamesine karşı isyanın üzerinden 45 yıl geçti. Bu faşist teokratik İran Cumhuriyeti tarafından kadınlara karşı ilan edilmiş bir savaştı ve bu savaş hala devam ediyor. Bu 45 yıl boyunca kadın direnişinin “Kadın, Yaşam, Özgürlük” ayaklanması gibi yüksek noktaları oldu. Ancak direniş İslami rejimi devirecek bir devrime dönüşemedi. Asıl soru şu: Köleleştirme koşullarına karşı daha ne kadar isyan etmekle yetineceğiz? Bildiğimiz gibi, bu isyanların başarabileceği en fazla şey köle zincirlerini kırmak değil, sarsmaktır. Devrim ihtiyacı haykırıyor! Devrime hazırlanmak ve onu gerçeğe dönüştürmek için nasıl hareket etmeliyiz? Bu baskıcı gerici rejimin yerini 45 yıl önce olduğu gibi başka bir gerici rejimin almasına izin verecek miyiz? Başka bir felaketin yaşanmasına izin verecek miyiz? Aksi takdirde, kadınların gücü devrim için itici bir güç olarak nasıl bir rol oynayacak? Şimdi devrime ve bu rejimle savaşa nasıl hazırlanacağız?

Şah rejiminin devrilmesi ve İslam Cumhuriyeti’nin iktidara gelmesiyle birlikte kadınların ezilmesi daha da korkunç biçimler aldı. İslam Cumhuriyeti, İslami/kölelik benzeri toplumsal ilişkiler ile kapitalist-emperyalist ilişkilerin tuhaf bir bileşimini yaratarak kadınların köleleştirilme zincirlerini iki katına çıkarmıştır. İran’da kırk beş yıl süren teokratik yönetim, köktendinciliğin iktidarda olduğu her yerde, erkek üstünlükçü ataerkilliğin ve vahşi kadın düşmanlığının hüküm süreceğini göstermiştir.

Kadınların ezilmesi ve erkek üstünlükçü/ataerkil toplumsal ilişkiler tüm dünyada metastaz yapmakta ve yoğunlaşmaktadır. Aslında bu kapitalist sistemin evrensel bir özelliğidir ve normal işleyişinin bir parçasıdır. Ancak son birkaç on yılda, küresel kapitalist sistem bağlamında, kadınları daha önce görülmemiş bir şekilde ekonomik alana sokan, işgücünü dönüştüren, “kadınlaştıran” ve yoksulluğu “kadınlaştıran” büyük değişiklikler oldu. Bu, İran’ı da kapsayan küresel bir olgudur. Bu değişimler erkek üstünlükçü/ataerkil ilişki yapılarını sarsmış ve buna karşılık olarak “küresel Kuzey” ve “küresel Güney” ülkelerinin yönetici sınıfları giderek artan bir şekilde aileyi ve geleneksel değerleri inşa etmeye çalışmıştır. Bu arayışlar arasında erkek egemenliğinin yeniden vurgulanması, bağımsız kadınlara karşı bir nefret kültürünün körüklenmesi, zorunlu tesettürü dayatmak için hükümetlerin cinayet işlemesi ve işkence yapması ve ABD’de çocuk doğurmayı dayatmak için kürtaj hakkının kaldırılması yer almaktadır.

Kadınların ezilmesi fay hattı, kapitalist sistemin gerçekte ne kadar çürümüş/çağdışı olduğunun en bariz örneği haline gelmiştir. Bu fay hattı ve onun hareketi ve gelişimi, dünya ölçeğinde, kurtuluşları geleneksel mülkiyet ilişkilerinin ve geleneksel düşünme biçimlerinin devrimci bir şekilde kökünden sökülmesine bağlı olan devasa toplumsal güçleri sürekli olarak üretmektedir; bu fay hattı küresel kapitalist sistemi büyük patlamalarla sarsabilir ve onu yıkma olasılığını artırabilir.

Kadınların ezilmesini (yoğunlaştıran ve bunu) kapitalist sistem için ciddi bir fay hattına dönüştüren kapitalizmin aynı itici güçleri ve devinimi, (devrimci lider) Bob Avakian’ın olağanüstü ve parlak analizinde (ya) “felaket bir gelecek ya da gerçekten özgürleştirici bir geleceğin” kavşağı olarak adlandırdığı, insanlığı bir yol ayrımına getirmiştir. Emperyalist kapitalist sistemin dünyaya amansız değişimler getiren dinamikleri, sistemin kendisini büyük bir risk altına sokmaktadır. ABD emperyalizminin ve onun Ortadoğu’daki askeri garnizonunun (İsrail) Gazze’de soykırım yapmaya zorlanması ve Rus emperyalistleri ile NATO’nun Ukrayna’daki vekalet savaşı, emperyalist dünyanın yeniden düzenlenmesi gerektiğinin işaretleridir. Ancak bu yeniden düzenlemenin sonucu asla emperyalistlere ve şu ya da bu emperyalist gücün müşterisi ve küresel kapitalist sistemin hizmetkârı olan İran, İsrail, Pakistan, Türkiye, Afganistan vb. gerici devletlere bırakılmamalıdır. Yeni bir dünya yaratmak, dünya halkları tarafından komünist devrimler yapılarak gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde, mevcut durum gerçekten “felaket” bir geleceğe yol açacaktır.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan yıkıcı savaşlar, soykırım ve halk ayaklanmaları, dünyadaki sürekli değişimlerin emperyalist devletlerin çerçevelerini nasıl zayıflattığının ve onları devrilmeye hazır hale getiren başarısızlıklara neden olduğunun örnekleridir.

Ancak devrime giden yol hala tıkalı. Kapitalizmin normal işleyişi ve egemen güçlerin politikaları, insanlığın [kadın] yarısını, hedef alınan bu grubun kendi içinde var olan sınıf ayrımlarının ötesine geçen acımasız saldırısının hedefi haline getirmiştir. Ne yazık ki, devrime şiddetle ihtiyaç duyan bu toplumsal gücün büyük çoğunluğu devrim ve kadınların ezilmişliğini ortadan kaldırmanın yolu, insanların artık sınıflara, “kadınlara” ve “erkeklere”, farklı ırklara ve uluslara bölünmediği bir toplumun nasıl yaratılacağı hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Az Zamanımız Kaldı! Kendimizi ve Halkımızı Önemli Olaylara Hazırlayalım

Acil bir şekilde, kadınların irili ufaklı tüm ayaklanmalarına devrimci müdahalelerde bulunmalı ve onları, hedefi yeni komünizm temelinde komünist bir devrime hazırlanmak olan bir harekete kazanmalıyız: Devrim İçin Bir Hareket!

Bu, tüm insanlığın kurtuluşu için acil bir gerekliliktir. Jina ayaklanmasının kanlı bir şekilde bastırılması ve ardından gelen durgunlukla birlikte pek çok kişi moral bozukluğu ve umutsuzluk denizine düştü. Eğer durum ve tek çözüm yolu olan devrim hakkında bilimsel bir anlayışa sahip olsalardı, daha az umutsuzluk yaşarlardı. Bu nedenle siyasi pasiflik bir kenara bırakılmalıdır. İran’daki ve dünyadaki durum sürekli değişecektir. Dünya çapında büyük bir kargaşa ve kaos kapıda. Bunun neden olduğu ve İran’daki on milyonlarca insanın dizginlenemeyen baskı ve sömürüsüyle ve İslam Cumhuriyeti’nin kadınlara karşı işlediği suçlarla nasıl bağlantılı olduğu anlaşılmadan, gerçek çözüm ve oraya ulaşmanın yolu asla anlaşılamayacaktır.

Halk kitleleri köklü bir değişime duyulan ihtiyacı derinden hissetmektedir. Böyle bir değişimi gerçekleştirmenin gerçek bir yolu olduğunu görebilmeleri için, kitleler arasında yaygın olan yanlış siyasi ve dünya görüşlerine karşı mücadele etmeliyiz. İran İslam Cumhuriyeti’nin ya da ABD emperyalizminin yanında yer alarak olumlu hiçbir şey elde edilemeyeceğini bilimsel olarak anlamalıdırlar. ABD emperyalizminden nefret eden herkes İslam Cumhuriyeti’nden de nefret etmelidir ve İslam Cumhuriyeti’nden nefret eden herkes ABD emperyalizminden de nefret etmelidir. Bu, İran’da kurtuluş için siyasi platformun ayrılmaz bir parçasıdır ve bir “devrim hareketi” oluşturmak için belirleyicidir. Siyasi aktivistler ve halk kitleleri arasındaki milliyetçi bakış açısı kafesini kırmalıyız ki kendilerini entelektüel sınırlamalarından kurtarabilsinler.

Dünya gerçekliğine bilimsel bir hassasiyet ve derinlikle bakabildiklerinde, bir yandan İslam Cumhuriyeti ile İsrail’in ve “Batı” ile “Doğu “nun emperyalist güçlerinin nasıl iç içe geçmiş olduğunu, diğer yandan da dünyanın ezilen ve sömürülen birkaç milyar insanının nasıl iç içe geçmiş olduğunu göreceklerdir. Ve onlar “Enternasyonal, insan ırkı olacaktır” sözünün gerçek anlamını yürekten hissedecekler ve maddi gerçeklikte temeli olan bu duyguyu asla bırakmayacaklardır.

Ayrıca kimlik politikalarını, rölativist politikaları ve zaman kaybettiren her türlü faaliyeti bir kenara bırakmalıyız. Egemen güçlerin ve “uluslararası” kurumların “kadın hakları”na şöyle bir göz atmasını bekleyen burjuva demokratik hayallere sahip kadınlar, en iyi ihtimalle köleleştirilmelerine alışmış ve başkalarını da buna alışmaya davet eden naif insanlardır. Bu eğilimler gerçek devrim alternatifini sahnenin dışına itmeye ve devrimci komünistleri mücadele alanlarından kovmaya çalışmaktadır. Bu tür gerici hamlelerle uzlaşmak sadece kölelik zincirlerini güçlendirmeye hizmet eder.

Yeni komünizm dışında hiçbir şey halk kitlelerine ve gerçekten “sorunun ne olduğunu ve çözümün ne olduğunu” anlamaya çalışanlara gerçekliğin bilimsel bir kavranışını sağlayamaz. İnsanların özgürleşmesi için mücadele etmek isteyen hiç kimse, hedefi toplumun radikal dönüşümünden başka bir şey olmayan, iyi geliştirilmiş bir stratejiden ve bunun için mücadele edecek iyi planlanmış bir örgütlenmeden yoksun hareketlerde hayatını asla harcamamalıdır. Bu diğer yollar insanları statükonun çerçevesine mahkum edecek ve sonuç gerçekten korkunç olacaktır.

Jina ayaklanması, İran’daki ataerkil/erkek üstünlükçü köleleştirmenin kulesine ve surlarına cesurca bir darbe indirerek, kadınların insanlık için özgürleştirici bir güç olma ve bizi kuşatan tüm baskı ve sömürüyü ortadan kaldıracak bir devrimin koçbaşı haline gelme konusundaki muazzam kapasitesinin tadına bakılmasını sağladı. Orta Doğu, İran ve tüm dünya büyük ve öngörülemez olaylara gebedir. Tüm bu olaylarda, devrimci komünistler [şu anda] küçük bir güç olsalar bile, komünist devrimin programı ve örgütlü güçleri sahnede olmalıdır. Orada olmalı ve insanların akıntıya karşı gitmelerine ve bu durumun kalbinde saklı devrimci fırsatları değerlendirmelerine yardımcı olmalıdırlar. “Devrim Tek Çözümdür!” haberi ve insanlığın şu anda Yeni Komünizm ile bu çözümün yolunu açabileceği gerçeği, toplumun her köşesinde gerçekten devrimci bir çizgi çağrısında bulunan yeni tribünleri öne çıkarmak için Jina ayaklanmaları ve ufukta beliren diğer birçok isyanın isyancılarına ulaşmalıdır.

İran Komünist Partisi (MLM)

Mart 2024